Aldanmak...

http://www.basaksayan.com.tr/images/stories/9698-basak-sayan-tekkeyle-mekkeyi-karistirdi.jpg45919.jpgUzun bir yoldan geldim... Engebeli, inişli çıkışlı, epeyce bozuk.
Öyle ki yürümek de tırmanmak da zor işti doğrusu.
Kimi zaman düştüm, kalkamadım hemen yerimden. Kimi zamansa düşer düşmez fırladım.

Yol uzun olunca çok kişiyle karşılaşıyor insan.
Hele de yalnızsa en çok yoldaş arıyor.
Yoldaş dediğin nedir?
Yanında, arkanda, sağında, solunda duran. Düştün mü elini uzatan, hastalandığında başında duran, birlikte gülüp birlikte ağlayan.
İlle benzer olmanız da gerekmez. Ya da aynı pencereden bakmanız dünyaya.
Önemli olan tek şey sevmek burada.
Tabii dürüst ve yalansız olmak gerek bu arada... Bir de aldatmamak tabii... Aldatmanın sadakatle alakası yok ama.
Asıl aldatmak yalan söylemek ve aptal yerine koymak sonuçta.
Gerçek dost...
Gerçek yoldaş...
Hayat ne zaman çıkarır karşına onu bilinmez. Kimi şanslıdır hemen bulur, kimisi ise bir ömür arar durur.
Bulduğumu sandığım anlarım oldu benim de.
Karşıma bazen gerçek, bazense sahte yüzler çıktı.
Kimi zaman hemen anladım bunu, kimi zamansa anlamak uzun sürdü.
Kimi zaman fena intikam planları kurdum, kimi zamansa sadece sustum.
Ama yine de hiç pişmanlık duymadım verdiklerime...
En çok da sevgiye...
Çünkü ben sevgime   hiçbir zaman sınır çizmedim, hiçbir zaman hesap etmedim, hiçbir zaman karşılık beklemedim.
Nedensiz sevdim...
Çünkü nedeni olmaz gerçek sevginin...
Ama bunun karşılığında tek bir şey bekledim;
Dürüstlük ve vicdan...
Bazen bunu da çok gördüler ama.
Gözlerimin içine baka baka yalan söyleyebildiler!
Utanmadan, gizli oyunlarla aldatabildiler sinsice!
Vermeye korktukları ne kadar şey varsa verebildiler benim dışımda başkalarına!
Şimdi düşünüyorum;
En büyük meziyetim insan biriktirmektir benim.
Onların ise kaybetmek.
Bu durumda;
İnsan karşısındakini değil kendini aldatmış olur aslında...
Yani ben aldanmadım, onlar aldandılar.
Bu oyunda kaybeden ben olmadım.
Çünkü onlar zaten insan kaybetmeye çoktan  alışmışlar...

SANATÇI OLMAK
Zordur sanatçı olmak...
Herkesin yapabileceği bir şey değildir.
O yüzden azdır sayısı zaten toplumda.
Ama zanaatkarlıkla karıştırılmasın sakın ha!
Sanatçı yaratıcıdır... Yoktan var eder bir şeyleri... Bu yüzden biraz Tanrısal bir şeydir de aynı zamanda. Yaşadığı toplumu ve yılları etkileyebilmelidir sanatçı yaptıklarıyla. Gerek yaratıcı çalışmalarıyla, gerek ortaya koyduklarıyla...
Bazen yaptığı bir resimle, bazen yazdığı bir kitapla, bazen bir heykel ya da film ile...
Ama en çok tavrı ile... Fikirleri ile... İdeolojisi ile...
Sanatçı kendisini izleyenlere ayna tutabilendir aynı zamanda. Hatta o aynaya bazen kendi de korkmadan bakabilendir.
Sanatçı olmak zordur dedim ya, eksik söyledim.
En zoru Türkiye gibi bir ülkede sanatçı olmaktır esasında.
Çünkü elinde tuttuğun aynaya bakmak yerine o aynayla seni yok etmeye çalışabilirler burada.
Anlamak, düşünmek, başka bir yerden bakmak yerine, alıp eline koca döner bıçağını saplayabilirler size sokak ortasında.
Utanmadan Allah'ın adını anarak bir de.
Sanki Allah onlara bunun en büyük günah olduğunu söylememiş gibi...
Başka birinin canına kastedebilmek...
Bedri Baykam'ın başına gelen de budur işte.
Bedri arkadaşımdır benim.
Doğrusu vardır, yanlışı vardır, bazen haklı, bazen haksızdır. Ama gerçek bir sanatçıdır.
Ve elindeki aynayı nasıl kullanacağını iyi bilmiştir yıllarca.
Ama hesap edemediği, tekbir getirerek adam öldürecek insanların yaşadıkları bir zamanda olduğumuzu anlayamamasıdır...

KÜÇÜK SIRLAR
Bizim sektörde vizyon sahibi, donanımlı ve işinin hakkını veren yapımcı sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Timur Savcı'da onlardan biridir.
Genç yaşta girdiği sektörde korkusuzca aldığı kararlarla Tims'i çok iyi bir noktaya getirmiştir.
Bu sene önce 'Küçük Sırlar', ardından 'Muhteşem Yüzyıl'a imza attı.
'Küçük Sırlar', belli bir yaş grubunun fenomeni haline geldi. Üstelik projenin tutmasında inadı ve kararlılığı  çok etkili oldu.
Geçtiğimiz günlerde bugüne kadar hiçbir dizi ya da sinema projesinin girmediği bir alana girdi.
'Küçük Sırlar'daki ana karakterlerin giydiği kıyafetler, Adil Işık firmasıyla yapılan ortaklıkla satışa sunuldu.
Bu, Amerika'da uzun yıllardır süregelen bir şey ama dediğim gibi bizde bir ilk oldu.
Bir sabah kapıma pembe kurdeleli, kocaman, beyaz bir kutu geldi.
Bir heyecan açtım.
Bir baktım 'Küçük Sırlar' kreasyonundan çok şık bir parça yollanmış adıma. Üstelik içine adımın baş harfleri BS işlenmiş.
Hemen giydim, pek de beğendim.
Ardından tüm kreasyona bir göz attım internette. Hepsi birbirinden şık. Vallahi çok zekice bir iş...
İtiraf etmeliyim ki, o günlerde içimdeki büyük sıkıntıya rağmen beni gülümsetebilmiştir o kocaman beyaz kutu...
Teşekkürler...

YAŞAM ŞİFRESİ
Hiç düşündünüz mü hayatınızı kuantum fizik bilgileriyle?
Yani hani şu paralel evrenler ve olasılıklar dahilinde...
Mesela bir yolun ucunda sağdakini tercih eden ben, soldakini tercih eden diğer benliğimle karşılaşırsa ne olur?
Kuantum fiziği enteresan... Olasılıklar üzerine kurulu sadece.
Kutudaki zehirli yemekle baş başa kalan kedinin ölüp ölmediğini, o kutuya bakana kadar bilemez insan.
Halbuki klasik fizik kedi acıkmış ve yemeği yiyip ölmüştür der...
İşte kuantum fiziğinin olağanüstülüğü de burada yatar;
'Olasılıksız görünen bir olayın gerçekleşmesi, olasılıklı görünen bir olayın gerçekleşmemesine denktir.'
Bu matematik bilgisi konuya bakışınızı belki bir parça daha kolay hale getirebilir.
Eğer bu tür konular ilginizi çekiyorsa yönetmenliğini Duncan Jones'un yaptığı, başrolünü Jake Gyllenhaal'ın oynadığı 'Yaşam Şifresi' adlı filmi seveceksiniz demektir.
Zira bir kuantum fiziksever olarak ben sevdim ve film boyunca bu tip konuları düşünüp durdum açıkçası...
En azından verdiğiniz paraya değecek bir film, emin olun...

HAFTANIN SÖZÜ
Bir gün bensizlik çalar kapını... Benli dünleri düşünür, avunursun... Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun... 
Nazım Hikmet

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya