Yaktın bizi 70'ler...

Geçen gün en yakın kız arkadaşım Sabiş'in evinde otururken elime bir DVD geçti. Bir baktım Henry Miller'in kitabından uyarlanan 1970 yapımı 'Quiet Days in Clichy' (Clichy'de Sessiz Günler). Çekildiği yıl sansasyonlar yaratan film.

Bu film bundan 40 sene evvel Amerika'da limitli ve sansürlü gösterilmiş, İngiltere'de ise yasaklanmıştı.


Bohem hayatı ve cinsel özgürlüğü eğlenceli ve erotik bir biçimde anlatıyordu.

Filmi izlerseniz bu zamanda böyle bir filmin kolay kolay çekilemeyeceğini anlarsınız.

Benim dikkatimi birden şu çekti; işte bizim sonumuzu hazırlayan bu zamanlar olmuş! 70'ler! Cinsel özgürlüklerin başladığı seneler yani cinsel devrim! Çiçek çocuklar ve savaşma seviş felsefesi...

O günden sonra bir daha iflah olmadı işte insanoğlu. Cinselliğini sınırsız, doyumsuz yaşadıkça tatminsiz oldu. Hiçbir şey eskisi gibi tat vermemeye başladı.

Günümüzde erkeklerin delicesine bir istekle bir kadından diğerine geçmelerinin nedeni 70'ler! O kadar kolay, o kadar çabuk ulaşılıyor ki cinselliğe tatminsizlik büyüyor da büyüyor. Kimsenin dur durak dinlediği yok. Bu olmazsa öbürü durumu söz konusu. Adamı biraz oyalayacak olsan, 'aman be bununla mı uğraşacağım, tonla başka kadın var' diyor.
Henüz 20'sinde olan erkek kardeşim, şöyle dert yandı bana; 'abla hangi kızla tanışsam her şey hemen olup bitiyor, ben de sıkılıyorum. Zorlanmadığım için soğuyorum. Ondan sonra gözüm hemen başkalarına kayıyor, n'olacak benim halim?'

Söylediklerine güldüm. Onun derdi aslında bu durum değil, bu durumun yarattığı sonuçtu. Yani filmlerdeki ya da romanlardaki gibi bir aşk yaşayamamak... Cinsel devrimle başlayıp, günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek gelen bu durum sığ, geçici, yüzeysel, hiçbir derinliği olmayan sahte duygular yaratmış.

Nerede o ilk defa el ele tutuşulan anın heyecanı? Sinemada ellerin 'yanlışlıkla' birbirine teması bile heyecan kaynağı olurdu. Şimdi tanışılan günün gecesi ya da bir-iki gün sonrası her şey olup bitiveriyor.
El tutmanın heyecanını ucundan azıcık yakalamış bir kuşak olarak benden sonra gelenlerin bunu hiç yaşayamayacak olmalarına üzülüyorum.
Acaba diyorum, o zamanlar başkaldıranlar, cinsel devrimi yaratanlar, şimdiyi görmüş olsalardı yine de bunu yaparlar mıydı yoksa aşka kıymaya korkarlar mıydı?


SAÇMA

1 Kılıçdaroğlu'nun genel af sözü saçma. Ama onu en çok kınayanların Kürt açılımı ile dağdan alkışlarla terörist indirenler olması daha da saçma...
2 Tanınmış isimlerin kendilerini madara edecek TV programlarına katılmaları saçma... (Örnek için bakınız; ünlülerle çekilmiş yarışmalar...)
3 İki kişi tartışırken, hele de tarafların eskiden kalma bir duygusal birliktelikleri varken üçüncü kişi olarak tartışmaya  dahil olmak saçma...
4 Bitmiş gitmiş ilişkilerin   ardından kötü konuşmak, karalamaya çalışmak saçma...
5 'Görünen köy kılavuz  istemez' sözünü test etmeye çalışmak saçma...
6 Anlamayana laf anlatmak için kendini paralamak saçma...
7 Başbakan geleceği için basketbol maçındaki ponpon kızların gösterisini kaldırmak saçma... (Etek boylarını uzatsaydınız bari oldu olacak...)
8 Eğer referandumda 'EVET' çıkarsa 12 Eylül'den sonra insanların Danıştay'a gitme haklarının artık ellerinde olmayacağını anlayamamaları saçma...

NEFRET ETTİKLERİM
1 Trafikte kadın olduğunu görünce sağdan, soldan sıkıştırmaya kalkanlar...
2 Gece gündüz, günün herhangi bir saati, tam önünüzde duran ve bir türlü gitmek bilmeyen çöp kamyonları...
3 Tanımadığınız bir numaradan arayıp, Ayşe'yi, Fatma'yı soranlar...   Biz de yedik...
4 Kışın    üşümek...
5 Yazın   terlemek...
6 Sevgiliden ayrılmaya karar verdikten sonra bunu ona söylemeye çalışmak...
7 Bencil insanların sadece kendilerini düşündüklerini belli eden benmerkezci davranışları...

PİRANHALAR
Çocukken severek izlediğim filmlerden biriydi Piranhalar. Kardeşimle ne zaman yazlığa gitsek, denize girdiğimizde küçük bir korku olurdu içimizde 'ya bir yerlerden bir piranha çıkarsa' diye. Annemin 'evladım saçmalamayın, ne arar burada köpekbalığı, piranha' diye söylenmesi pek işe yaramazdı. Jaws ve Piranhalar'ın üzerimizdeki etkisi büyüktü.

Hafta ortası kardeşimin yoğun isteği üzerine 'hadi bakalım, gidip görelim 2010 model 'Piranha'yı' dedim. Asıl ilgimi çeken filmin üç boyutlu olması idi. Ne acayip korkutup gerer insanı şimdi kim bilir diye düşünerek koltuklarımıza kurulduk.

Fakat o da ne! Film sanırsınız soft porno. Başından sonuna göğüsleri çıplak kızlar... Dans eden ve memeleri zıp zıp zıplayan kızların arasına da arada bir-iki kanlı aksiyon koymuşlar. Meme görmekten gına geldi.
Filmde ne bir gerilim unsuru ne de doğru dürüst başka bir şey vardı. Eski Piranhaları izlerken gerilir, ha şimdi çıktılar, ha şimdi çıkacaklar diye ekrana kilitlenirdik. Teknoloji şimdiki gibi değildi ama o duyguyu daha iyi geçirdikleri de aşikardı.

Bu filmin hiç mi iyi yanı yoktu derseniz; tek iyi yanı plastik makyaj ve teknoloji kısmı. O da balıklarda kullanılan teknoloji değil, kopan vücut parçalarında kullanılan teknoloji ve makyaj. Yoksa 2010 model Piranhaların çizgi filmlerdeki kötü kalpli balıklardan bir farkları yok görünüm olarak.
Velhasıl filmden çıktıktan sonra kardeşime bir sürü söylendim. Getirdin bizi bu filme, boşu boşuna para verdik bir de üstüne diye.

BU HAFTAKİ GÖKYÜZÜ OLAYLARI
Merkür gerilemesi devam ederken dolunayın etkisinden kurtulup 8 Eylül'deki Başak burcunun 15. derecesindeki yeniayın getireceklerine hazırlanıyoruz. Merkür gerilemesi aktif olduğundan gözümüzden kaçan detayları sonradan tekrar ele almak zorunda kalacağız. Bu duruma sadece eskiden gelen meseleler dahil değil.

Bu hafta ayın ışığı azalıyor. Bu yüzden harekete geçmek yerine oturup planlayacağımız bir zaman dilimi söz konusu.

14 Eylül'de Akrep burcuna geçen Mars, Akreplere cesaret, motivasyon ve enerji getirecek. Akrep, doğum haritanızda hangi eve düşüyorsa o konuda hızlı gelişmeler söz konusu olacak.

Yükselen Koçlar ve Terazilerin iş ortamlarında daha fazla hareket söz konusu olurken, yalnız kalma ve içe dönme durumu yaşayabilir, hastane gibi kapalı alanlarda bulunmaları gerekebilir.

Yükselen Boğa ve Akrepler hayatın daha fazla tadını çıkarıp sosyalleşirken aşk ve çocukları ile ilişkilerinde olumlu gelişmeler yaşayabilirler.

Yükselen İkizler ve Yaylar, ev yaşamlarında hareketlenme olurken, iş hayatlarında da yeni fırsatlarla karşılaşacaklar.

Yükselen Yengeç ve Oğlakların hayatlarında seyahatler ve anlaşmalar, yurtdışı, medya ve yüksek öğrenimle alakalı konularda gelişmeler var.

Yükselen Aslan ve Kovaların para ile ilişkilerinde hareketlenme var. Odak noktaları para olacak.

Yükselen Başak ve Balıkların ise odak noktalarında ilişkiler olacak. Yeni ilişkilere başlanabilir, varolan ilişkiler yeni bir aşamaya geçebilir.

HAFTANIN SÖZÜ
İnsan tutkuları yenerek Tanrı'ya yaklaşır... Spinoz

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya