İlk aşkınız yıllar sonra sizi arasa ne yaparsınız?

İlk aşkınız aradan geçen tam 12 yıldan sonra hiç ummadığınız bir anda sizi arasa ne yaparsınız?
Her şeyi birlikte keşfettiğiniz, türlü iniş çıkışlar yaşadığınız, acemiliğinizden bin bir türlü yanlış yapıp, bata çıka yürütmeye çalıştığınız bir ilişki deneyimlediğiniz, uğruna her şeyi yapabileceğinizi düşündüğünüz ilk kişi... İlk aşkınız...

Birkaç gün evvel evde oturmuş kitap okurken, telefonum çalmaya başladı. Tanımadığım bir numara arıyordu.
Telefonu açtığımda önce bir sessizlik oldu. Sonra tanıdık gelen bir ses benimle görüşüp görüşmediğini sordu. Nerden tanıyorum ben bu sesi diye düşünürken kim olduğunu söylediğinde kalakaldım.
Bunca yıl sonra o sesi duymak tuhaf bir duygu içine soktu beni. Tam 12 sene sonra, kayıtlı olmayan numaramı aklında tutmuş, arıyordu. 'Birkaç gündür düşünüyorum neydi numara diye, bir anda aklıma geldi, çevirdim ben de' dedi. Kah gülerek kah iç geçirerek ayrı geçen yıllarda neler yaptığımıza dair hikayelerimizi anlatırken seslerimizdeki hüzün anlaşılıyordu.
Ne kadar gençtik Tanrım! Ne kadar tutkulu, ne kadar aşıktık... Ve en önemlisi ne kadar acımasızdık...
O kadar cahildik ki kıskançlıkla ve gençliğin verdiği tecrübesizlikle o büyük aşkı silivermiştik bir çırpıda. Kıskançlık azgın bir dalga olmuştu, baş edememiştik onunla. İnandıramamıştım onu düşündüğü gibi olmadığına...
Ayrılmıştık ayrılmasına ama o kadar şiddetli bir aşktı ki bu, izi yıllar geçse de silinmemişti bir türlü. Ayrıldıktan birkaç yıl sonra beni aramış ve 'unutamıyorum' demişti; 'Unutamadığım kareler yüzünden her şey. Uyurken sana baktığım bir kare, yürürken aniden dönüp bana gülümsediğin bir kare, Bodrum'daki evde kareli koltuğun üzerinde oturup hikayeler anlattığın bir kare, daha bir dolu kare... Çıkmıyor bu kareler aklımdan, mutsuz ediyor beni'...
Aynı kareleri ben de unutamıyordum, silinmiyordu bunlar. Aklımda hep İzmir Efes Oteli'ne büyük bir grup olarak gittiğimiz tatil vardı. O tatilde, ben tam yanından ayrılırken elini duvara yaslayıp 'gitme' dediği o an... Bir yıllık arkadaşlık ve bastırılmış duygulardan sonra ilk patlama noktasıydı o...
Ona sürpriz yapmak için hiç bilmediğim bir şehre habersizce gidip ortada kaldığım bir anda, onun da bana sürpriz yapmak için İstanbul'a gittiğini öğrendiğim bir başka an... O yoldan uçarcasına geri dönüp sımsıkı sarılmıştı bana.
Komik hikayeler anlatıp, beni güldürdüğü anlar... Anneannesiyle dedesinin oturduğu eve anahtarları unutup gittiğimiz, sonra da kimselere gözükmeden içeri girmek için balkona tırmanıp, düşme tehlikesi geçirdiğimiz anı da hayatımın sonuna kadar çıkartamam aklımdan... Üstümüzdeki her şeyi denize düşürmüştük üstelik.
Beni ailesi ile ilk tanıştıracağı günün gecesi yanlışlıkla içtiğim enfarktüs ilaçlarının sonucunda tüm bir öğleden sonrayı, ailesinin karşısında uyuyarak geçirdiğimde, beni uyandırmak için çırpındığı anlardan bir kare de unutulmaz. Sonra hastalandığımda başımda beklediği anlar... Ne çok hastalanırdım! Neredeyse gittiğimiz her şehirde beni hastaneye götürmek zorunda kalırdı. Asıl unutmadığım şey ise gülümseyişiydi. Hayatımda hiç kimsenin onun kadar güzel gülümsediğini görmemiştim ben. İnsan yıllar geçtikçe her şeyin değerini daha iyi anlıyor.
Gençken bir çırpıda siliverdiğin şeyleri yaşlandıkça o kadar kolay silemiyorsun. Çünkü artık biliyorsun ki bunlar kolay ele geçmez. Çünkü artık biliyorsun ki yarın ne olacağı meçhul, kıymetini bilmek gerek... Çünkü artık biliyorsun ki zaman su gibi akıp gidiyor...
Çünkü artık biliyorsun ki hayatına gözlerini yumarken tüm zenginliğin sadece bunlar olacak...
Çünkü artık biliyorsun ki her geçen yıl hayatın getirdiği acılar ve korkular yüzünden bu kadar hesapsız, bu kadar spontan yaşayamayacaksın bir daha.
İlk aşkımla bir araya gelmemiz bana bunları düşündürttü ama asıl düşündürttüğü şey; sevdiğine henüz yanındayken 'seni seviyorum' demenin önemi. İnsan çeşitli korkuları yüzünden söyleyemiyor çoğu kez bu iki kelimeyi. Halbuki dünyanın en anlamlı kelimeleri...
Oyunlarımız, korkularımız, takıntılarımız, maskelerimiz yüzünden söyleyemiyoruz bu cümleyi. Kadınlar korkular ve oyunlar yüzünden. Erkeklerse 'delikanlıyı bozar' endişesiyle.
Hayatımdaki pişmanlıklara yenilerini eklemek istemiyorum artık. O zaman söyleyememiştim, şimdi söylüyorum...
Ben seni çok sevmiştim...

PİŞMANIM...
1)İlişkilerde en ufak sorunda hemen çekip gittiğim, tolerans göstermediğim için...
2)Fransızca'yı çocuk yaşta öğrenmemiş olduğum için...
3)Her pazartesi düzenli spor yapacağım deyip bir türlü düzene sokamadığım için...
4)Özlediğim kişilere 'özledim seni' diyemediğim için...
5)İlle de güçlü görünmek için ağlamaktan utananlara 'ağlamak güzeldir, dökülürken yaşlar gözünden...' şarkısını söylememiş olduğum için...
6)Kırdığım, kırıldığım kişilerle onlara bir şey olmadan barışmamak için direndiğim için... İlle de birinin hastalanmasını beklediğim için...
7)Aşırı gururun zararlı olduğunu bildiğim halde bundan vazgeçemediğim için. Affetmesini bilmediğim için...
8)Sinirlerime bir türlü hakim olamadığım için... Böyle anlarda dilimin zehirli bir oka dönüşmesini engelleyemediğim için...
9)Çok uzun yıllardır, korkularıma yenik düşüp, kimseye 'seni seviyorum' diyemediğim için...
10)Pişmanlıklarıma söylemediğim sözlerin de eklenmesine neden olduğum için...

NEDEN 'HAYIR' DİYECEĞİM?
1) Önceleri sürekli dokunulmazlıkları kaldıracaklarını söyledikleri halde, dokunulmazlıkların d'sine bile dokunmadıkları için... 
2) Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde özgürlük olmayacağı için...
(Yüksek mahkemelerde görevli hakim ve savcıları iktidar olan kişiler seçecek öyle mi?)
3) Bu durumda ileride Allah göstermesin olur da mahkemeye işim düşerse, AKP'li hakim ve savcılarla daha baştan 'yanlı' bir durum yaşayacağım için...
4) Başbakan'ın 83 yıl önceki  Dersim isyanının hesabını şimdiki CHP'den sormasını gülünç bulduğum için...
5) 'Gerekirse ölüler bile oy kullanmalı' diyerek 'evet'e davet eden Fethullah Gülen'e inat 'hayır' diyen aklıselimlerin olduğunu göstermek için...
6) ABD'nin Türkiye'deki eksen kaymasının derecesi üzerine yaptırdığı araştırmalara inat, o eksen kaymasını önleyebilmek adına bir şey yapmak için...
7) Söz konusu anayasa paketinde iktidarın işine yarayacak maddelerin dışında emekçiler ve sanatçılarla ilgili hiçbir madde olmadığı için...
8) Tanrı bile insanlara günah işleme özgürlüğü tanımış, özgürlük için yapmayacağım hiçbir şey olmayacağı için...
9) Herkesin hoşuna gidecek maddelerin arasına, okuduğunu anlayan hiç kimsenin kabul edemeyeceği iki maddeyi gizledikleri ve ne yapmaya çalışıldığını gördüğüm için...
10)12 Eylül mağdurlarını referandum politikalarına meze etmelerine sinir olduğum için. (12 Eylül anayasasının değişmesini isterim elbette ama yargı özgürlüğünün gitmesiyle her şeyi yitirmek pahasına değil.)

BİR ÖNERİ
Posta gazetesi yazarı Sayım Çınar yakın arkadaşımdır. Geçen gün nereye gitsek, ne yapsak diye konuşurken hep aynı klişe şeyleri yaptığımızı söyledi. Doğru, hep aynı tatil yerleri, aynı ritüeller...
Geçen gün köşesinde yazdığı bir kitabı önerdi bu konuda. 'Ege ve Akdeniz'de Ölmeden Evvel Yapılacak 101 Şey' isimli kitap aynı şeyleri yapmaktan bıkanlar için iyi fikirler sunuyor.

HAFTANIN SÖZÜ
Hakiki arkadaşlık sıhhatten farksızdır. Kıymeti elden gittikten sonra anlaşılır. Golti

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya