Artist köşe yazarı - köşe yazarı artist

Meyve veren ağaç taşlanır diye bir atasözü vardır ama insan hayatında buna karşılık gelecek tecrübeler yaşamadıkça bu söz sıradan bir atasözü olarak kalır.

Daha ilk yazımı yazmış olmama rağmen hatta yazımın yayınlandığı günü beklemeden gazetemle yaptığım anlaşmayı duyar duymaz saldırılar başladı.


Üstelik arayıp tebrik edenlerin içinden birkaç kişinin daha ben arkamı dönmeden konuştuklarına şahit oldum. Duymadığımı zannetseler de...
Tuhaf olan önce olumlu ve destekleyici haber yapan bazı internet siteleri, ertesi gün kendileri ile çelişkiye düşmeyi göze alarak akılları sıra, onların deyimi ile 'çaktılar' bana. Yahu önce bir durun, okuyun, 'bakalım ne yazmış' deyin. Yok...

Ben bizim sektörü yani sanat camiasını kaynayan bir kazan zannederdim de ne kadar yanılıyormuşum meğerse. Asıl kaynayan kazan medyanın ta kendisiymiş de haberim yokmuş.

Bizde en fazla kıskançlıklar olur rakibin aldığı rolle ilgili. Ya da arkadan küçük dedikodular...
Ama mertçe bir durum da vardır ortada. Asla yapımcı ya da yönetmen aranıp kötüleme durumları yaşanmaz. Bizde kimse bunu yakıştırmaz kendine.

Ya da sevmediği birilerine seviyormuş numarası çekene de az rastlanır aramızda. Sevmiyorsa pek görüşmez. Neyse odur insanlar...
Beni asıl güldüren ise şu oldu; benim oyuncu olmamı göz önünde bulundurarak daha evvel çektirdiğim resimleri alıp 'AKŞAM'ın yeni köşe yazarı' diye hafif tiye alan bir üslup kullanarak 'çaktıklarını' zannetmişler.
İyi de ben o resimleri hür iradem ve aklımla çektirmişim, severek beğenerek yayımlanmasına izin vermişim. Benim işim o sırada onu gerektirmiş, yapmışım. Bunun için utanıp, üzüleceğimi düşünmüş olanlara ne diyeyim bilemedim.

En iyisi şunu söyleyeyim; ben bir anarşistim!
Hayatta aklıma ne gelirse onu yaparım. Soyunurum da, rolüm gereği sevişirim de. Daha evvel yaptım. Yine yapacağım.
Nü fotoğraf bile çektirebilirim. Üstelik yaptığım her şeyle gurur duyuyorum.
Kitap yazmak istedim, yazdım. Şimdi de köşe yazıyorum, evet. Daha neler, neler yapacağım. Hayallerimi, planlarımı bilseniz şaşarsınız.
Bana böyle şeylerle 'çakacağınızı' zannetmekle kendi zekanıza hakaret etmeyin. Kafanızı çalıştırın biraz...
Hem şunu da sormadan edemeyeceğim; neden köşe yazarları artist oluyor da, artistler köşe yazarı olamasın?
Sakın kimse çıkıp da artist köşe yazarı mı olurmuş demesin. Etrafı iyi gözlemlesin...

GİZLİ ÖĞÜDE AÇIK CEVAP
Geçen hafta aldığım 'kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla' tarzı gizli öğütte, yaşam tarzı üzerine kalem oynatmanın çok ağır bir iş olduğu hatta bu tarz yazı yazanların en ağır konular hakkında yazanlardan daha fazla birikime sahip olmaları gerektiği söyleniyordu.
Bu tarz yazılar yazmak birikim gerektirir, doğrudur.
Ama birikim sadece yaş almakla oluşmaz.
Öyle olsa 40 yaşına kadar hiçbir şey yaşamamış kişiler nasıl ahkam keserlerdi her konuda?
Bunun için iyi okumak, iyi gözlemlemek, iyi araştırmak ve yaşamak gereklidir.
Yani bilgisayar başında sözlükleri karıştırıp esinlenmeye, oradan nabız tutmaya benzemez.
Eğer kalemine güveniyorsan, zekiysen, olaylara herkesten farklı bir noktadan bakabilme yeteneğine sahipsen, hayal gücün geniş ise, gözlemlerini iyi yansıtabiliyorsan senin için sıkıntı yoktur.
Yani...
Meraklanılmasın. Asayiş berkemal...

BU HAFTA EN BEĞENDİKLERİM
1. Karaköy Anrtrepo 3' de sergilenen  'Body Worlds' isimli sergi. Dr. Guther Von Hagens'in, kafasında bir anlık ampul çakmasıyla bulduğu teknikle, ölü insan vücutlarından  yaptığı heykeller olağanüstü. Özellikle insan vücudunun kusursuzluğunu görmek insanın inançlarını güçlendiriyor.

2. Lars Van Trier'nin orijinali 'Antichrist' olan ve ülkemizde 'Deccal' adıyla gösterime girmiş olan filmi bende şok etkisi yarattı. Yaşadığım şok Lars Von Trier' in inanılmaz kurgu yeteneği ve şaşkınlık verici hayal gücü. Oldukça sert bir film. Hatta izlediğim en sert filmlerden biri. Kanaatimce Haneke'yi zorlar. Modern toplumdaki insan problemlerini ve acı karşısındaki tepkilerini bu kadar acımasızca gösteren başka bir film izlediğimi hatırlamıyorum. Geçen sene Cannes film Festivali'nin açılış filmi olan 'Deccal'ı izlerken salonlar boşalmış. İzleyenlerin yarısı ayakta alkışlarken yarısı protesto etmiş. Yani bu filmi ya seversiniz ya nefret edersiniz. Kült olmaya aday bir zekanın ürünü. Ben etkilendim.

3.
'Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer' adlı kitap. Amerika'da bestseller olan bu kitap felsefeyi mizahla birleştirerek eğlenceli bir şekilde okuyucuya sunuyor. Bayıldım...

YENİ BİR SEVGİLİ EDİNİLDİĞİNDE BAŞ GÖSTEREN DURUMLAR
1 Bir önceki sevgili iki taraf için de korku kaynağı olur. Var olan ilişki gün yüzüne çıkınca, eski sevgililerin gireceği kıskançlık duygusu ile yaratabilecekleri krizlerden korkulur.

2 Kendini doğru anlatma konusunda endişeler baş gösterir.

3
Maskeleri kaldırıp çıplak olmak ile olmamak arasında kararsızlıklar yaşanır. Çıplak olmak ya da olmamak, işte tüm mesele!

4 Daha önceden 'asla yapmam' diye yemin ettiğin şeyleri yapmaya başladığını görüp 'n'oluyor ya' nidaları ile korku katsayısı artar.

5 Her şey sanki ruh ikizinizi bulduğunuz anlamına gelen işaretlerle doluverir. 'Ne kadar çok uyuyoruz' cümlesi aklın bir köşesine ilişiverir.

6 Bir araya geliş şekliniz masalsı bir yön kazanır. (Mistik bir gücün sizi bir araya getirdiği inancını saymıyorum bile. )

7 Zıt kutupların birbirini çektiğine dair olan fizik bilgisi hayatınızın gerçeği olur.

8 Evler arasındaki mesafe kıtalararası olsa bile üşengeçlik ya da tembellik hissedilmez.

BU HAFTA GÖKYÜZÜ NELER SÖYLÜYOR?
Bu hafta geçen hafta sonu doğan yeniayın enerjisi hala devam ediyor. Doğum haritalarımızda İkizler burcunun düştüğü yerde gelişen çeşitli engeller ve sorumluluklarla karşılaşıyoruz.
Bu hafta artık yaklaşmakta olan dolunay ay tutulmasının etkilerini hissetmeye başlayacağız. 26 Haziran'da Oğlak burcunun 4 derecesinde gerçekleşecek bu tutulma, oldukça önemli zira tutulma Pluto gezegeni ile birleşerek gerçekleşecek. Buna önümüzdeki hafta değineceğim ama hayatlarımızda önemli gelişmelerin olacağını bilmenizde fayda var.
Hayat bazen bizim için değişim planlar. Bu değişim bizim için iyi olan bir değişimdir aslında. Fakat insanoğlu alıştığı şeylerden zorla koparılmak istemez. Güvenlik arar.
Esas sorun da burada yatar. Değişime direnmek acı getirir. Eğer biz büyük resmi görebiliyor olsaydık değişimden bu kadar çok korkmazdık.
Bunları niye söylüyorum? Çünkü gelecek hafta gerçekleşecek ay tutulmasında tüm gezegenler birbirleri ile kavgalı olacak ve kötü açılar yapacaklar. Bu da büyük bir çatışmanın yaşanacağını göstermekte...

Haftanın sözü
Genç erkekler sadık olmak isterler ama olamazlar. Yaşlı erkekler ise aldatmak isterler ama yapamazlar...
Oscar Wilde

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya