Mutsuzluk da bir seçenek

Hayat her zaman iniş çıkışlıdır. Özellikle benim için. Bazı anlar var ki mutsuzluğun diplerinde gezdiğimi zannederim.
Böyle geçen bir haftadan sonra kafamı dağıtmak için buluştuğum bir arkadaşım bana bakıp şöyle dedi;
'Farkında mısın, bu mutsuzluğu sen yaratıyorsun?'
'Anlamadım' dedim; 'Nasıl yani? Görmüyor musun olanları?'

'Evet' dedi, 'Tatsız bir süreç yaşıyor olabilirsiniz ama bunun için bu kadar mutsuz olmayı seçen sensin.'
'İyi ama nasıl başka türlü olabilirim ki?' diye sordum merakla.
'Herkes iyi ve kötü anlar yaşar, herkes üzülebilir olan bir şey için ama bunun ne kadar süreceği sana bağlı. Sen bunu uzatmaktan zevk alıyorsun sanki.'
Sözleri bende şok etkisi yaratmıştı ama bunları duyar duymaz kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım bile.
Gece uyurken biraz düşündüm bunun üzerinde.
Öyle bir işlenmiş ki beynimize daha çocuk yaşta bazı bilgiler, bunların dışına çıkamıyor, bu kalıpları yıkamıyoruz bir türlü.
Mesela bana göre mutluluk, rutin olmayan bir şeydir. Rutin, sıkıcı gelir bana her seferinde.
Bu yüzden hem kendimi, hem ilişkilerimi sabote ederim bilmeden çoğu kez.
İniş çıkışlar yaşadıkça heyecan düzeyim artıyor ve ben bilinçsizce sanki bunları yaratmak için bir zemin hazırlıyorum gizlice.
Sonra bir anda olay patlak veriyor, tam tepe noktasındayken yere çakılıveriyorum.
Bir süre depresyonun kollarında yaşıyor, hemen ardından yaşanan kavuşmayla hızlı bir ivmeyle tekrar tepe noktasına ulaşıyor ve tatmin oluyorum.
Arkadaşım haklı...
Bu durumu yaratan da, uzatan da benim. Depresyonla besleniyor, dramalarla hayatımı rutine düşmekten koruyor, heyecanımı hep en üst noktasında tutuyorum...
Her şey iyi güzel, sorunun ne olduğunu anladım da çözüm nedir, onu henüz bulamadım...
Sanırım sizin çıkarmanız gereken ders, mutluluk gibi mutsuzluğun da bir seçenek olduğu ve sizin elinizde olduğu gerçeği.
Ben henüz beceremedim ama belki siz yapabilirsiniz, kim bilir...

 

 

AYRILIK SONRASI YAPILACAKLAR...
1 Mümkün olduğu kadar uzun saatler uyumalı. Hatta yataktan çıkmamalı.
2 Daha önce birlikte alınmış ne var ne yoksa hepsini gözden ırak bir yere kaldırmalı.
3 Whatsapp ve messenger'daki kaydedilen tüm geçmiş konuşmalar tekrar tekrar okunmalı ve bu okuma sonrası yaşanması olası ağlama krizini önlemek için silinmeli. Silmeye kıyılamıyorsa başka bir dosyaya atıp gözün önünden kaldırılmalı.
4 Arkadaşlarla daha sık vakit geçirilmeli. Hatta mümkünse bir süre pek yalnız kalınmamalı.
5 Sürekli seyahate gidilmeli, yeni uğraşlar edinilmeli.
6 Bol bol alışveriş yapılmalı. (Bu konuda uyarıyorum. Sonradan gelen kredi kartı ekstresi ayrılık acısından daha çok sarsabilir sizi.)
7 Eski sevgililerle görüşülmemeli, yeni birileriyle yemek yenmemeli. Zira her ikisinde de ayrıldığın kişiyi daha çok özler bulursun kendini.
8 İş yerinden uzun saatler geçirmeli. Üzerine vazife olmayan işlere bile el atılmalı. Kafa mümkün olduğundan dolu tutulmalı ki boş bir anda aklına güzel gözleri gelip de ağlamaya başlamayasın.
9 Telefonla yapışık ikiz gibi dolaşmak yerine yeni kitaplar ve DVD'ler alınmalı. Arkadaşlarla birlikte olunmadığı anlarda bunlara gömülmeli.
10 Bol bol sosyalleşmeli. Dışarı çıkılmalı. Ve en önemlisi mutsuzluğun bir seçenek olduğu hiç akıldan çıkarılmamalı.

PROMETHEUS
Teknolojinin son imkanlarının sergilendiği filmlerden ziyade epik filmleri severim ben.
Mesela 'Gladyatör', 'Cennetin Krallığı', 'Robin Hood'...
Hepsinin yönetmeni de aynı kişidir; Ridley Scott.
Ridley Scott'ı sevmemin tek nedeni bu filmler değil elbette.
'Thelma&Louise', 'Hannibal', 'Allien', 'İyi Bir Yıl', 'Amerikan Gangsteri', 'Efsane' ilk aklıma gelen filmleri.
Sayısız iyi filme imza atmış olduğu için 'Prometheus'un vizyona girdiğini duyar duymaz kendimi sinema salonuna attım.
Üç kız arkadaşımı da bu güzel havalarda salona sokmak için epey ter döktüm.
'Prometheus' teknolojinin en son nimetlerinden epey faydalanmış bir film. 'Avatar'ın yaratıcısı James Cameron'la yarışabilir bir anlamda.
Yabancı bir gezegene inen ABD uzay üssüne ait bir gemi ve mürettebatının başına gelenleri anlatıyor aslında.
Epey uzun bir film ve arkadaşlarım filmin yavaş ilerlediği konusunda hem fikirdi.
Ama o kadar güzel bir görsel atmosfer var ki beni içine aldı hemen.
Bu film aslında Ridley Scott'ın yaptığı ve hepimizin çocukluğunda mutlaka izlemiş olduğu 'Alien' filminin başlangıcı.
Yani 'Alien'deki hikayenin başlangıcını anlatıyor bir anlamda.
Eğer uzay ve galaksiye dair merakınız varsa, bu tarz filmleri seviyorsanız, 'Alien'ı izlemiş ve beğenmişseniz bu filmi kaçırmayın...
Zaten vizyonda bundan daha iyi film yok izlenecek bu ara...

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya