'Eğer burada yaşıyorsak, protesto edebiliriz'

Bu sözler bana ait değil. Geçtiğimiz hafta gittiğim Londra seyahatinde, beni havaalanında karşılayıp, kaldığım otele götüren, güler yüzlü şoföre ait...


Bir gece önce son anda mecburen planları değiştirmek zorunda kalıp, koşuşturmaktan bitap düştüğümden Londra'ya indiğimde aklımda olan son şey; işle ilgili konular, memleket meseleleri ya da gündemle ilgilenmekti. Tek istediğim bir an evvel otelime

varmak ve kafamı dinlemekti.

 

Ama gel gör ki Bath'da kalacağım otele doğru giderken şoförüm, bir gün evvel üniversiteli gençlerin Prens Charles'ın Rolls Royce'una saldırdıklarını ve bir gün önce gerçekleşen dördüncü protestoda polisle de çatışmaya girdiklerini söylemesi ile son haftalarda bizde yaşananlarla kıyaslamaya başladım.

'Neden saldırdılar' dedim. 'Protesto etmek için ama bu tarz doğru değildi' dedi.
'Polis nasıl müdahale etti' diye sordum.  'Prense saldıranları sadece tutukladılar. Dünkü dördüncü protesto gösterisinde polise de saldırınca karşılık verdiler, çatışma çıktı' dedi.
'Peki' dedim, 'Bir-iki hafta evvel binlerce üniversite öğrencisinin okul harçlarını protesto etmek için yaptıkları olaylı gösteride ne yaptı polisler?' Koca binanın camlarını aşağı indirmiş, binayı tanınmaz hale getirmişlerdi sonuçta.

'Hiçbir şey' dedi. 'Prense Charles'a yapılan olayda saldırı niteliği olduğu için tutuklanması gerekir, diğerinde polisle çatışıyorlar. Ama ilk olayda böyle şeyler yaşanmadığı için polis müdahale etmemişti' dedi.

Ardından beni düşündüren şu cümleyi söyledi; 'Bu ülkenin topraklarında yaşıyorsam, istemediğim bir şeyi protesto etme hakkına sahibim, edebilirim.'

Ona Türkiye'deki yumurtalı protesto olayında polisin uyguladığı ölçüsüz şiddeti anlatınca şaşırdı. 'Küresel bir öğrenci hareketi yaşanıyor' dedi gülerek. Üniversiteye giden üç oğlu da katılmış protestolara.

O, yol boyu hikayesini anlatırken ben de başladım iki ayrı ülkede yaşanan bu protestoların farklılıklarını ve benzerliklerini düşünmeye. 

- İngiliz gençleri, kendi topraklarında yaşadıklarının ve seçtikleri kişilerin herkesin haklarını korumak zorunda olduklarının çok iyi farkında... Seçilen, herkese hizmet vermek zorunda.
- Türk gençleri kendi topraklarında yaşasalar da seçilen kişilerin onların değil, onları seçenlerin haklarını koruyacaklarının çok iyi farkındalar. Seçilen, seçenlere hizmet eder.
- İngiliz gençleri 'Protesto etmek benim hakkım' der.
- Türk gençleri protesto ederken başıma bir kaza, bela gelir mi diye endişe eder.
- İngiliz gençleri kişilere ya da direkt polise saldırılmadığı müddetçe polisin şiddet uygulayamayacağını bilir.
- Türk gençleri yumurta atınca dahi polisten ölçüsüz şiddet görebileceğini bilir.
- İngiliz gençleri eğer bir protestoda yumurta atarlarsa attıkları kişilerin 'yumurta atma eyleminin' tarihteki en eski protesto eylemi olduğunu bildiklerini bilirler.
- Türk gençleri bir protestoda yumurta atarlarsa, yumurta attıkları kişilerin bunu karanlık güçlerle ilişkilendirip, molotof kokteyli atmış muamelesi göreceklerini bilir.
- İngiliz gençleri yıllardır sürdürdükleri apolitik duruşun onlara bir şey kazandırmadığına kanaat getirmişler.
- Türk gençleri de 68 kuşağının ardından 80 olayları sonrası içine girdikleri apolitik duruşun onlara bir şey kazandırmadığına kanaat getirmişler. Ve ortak tek noktaları da budur...

BATH'A DAİR...
1
Londra'ya bir buçuk saat uzaklıktaki bu tarihi yer, farklı bir tatil geçirmek isteyenler için iyi bir seçim olabilir. Bristol'e 15 dakika ama oradan çok daha güzel bir yer.
2
Bol miktarda şato mevcut... Bu şatolar günümüzde otel olarak kullanılıyor ama mimarisine hiç dokunulmamış. Kendinizi 1700'ler ya da 1800'lerde zannetmeniz işten bile değil.
3
Şehre girerken Circus evleri adlı büyük malikanelerin önünden geçiyorsunuz. Evlere aşık olmamak elde değil. Hayatımda bu kadar güzel ev görmedim diyebilirim. Zaten sonra öğreniyorum ki Avrupa'nın en güzel ve en pahalı evleri bunlarmış.
4
Şehirde bol miktarda yeraltı suları olduğundan Romalılar burayı bu amaçla kullanmışlar. Hala işleyen Roma hamamına gidebilmek için bir gün önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.
5
Etraftaki evlerin pencereleri dikkatinizi çekiyor çünkü bazı binaların pencere kısımları yapıldığı halde pencereleri yok, tuğlalar örülmüş. Nedenini sordum, 1600'lerin sonunda bölgede evine pencere yapmak isteyenler bunun için vergi ödemek zorundaymış. Dolayısıyla bütçeleri ne kadarsa o kadar pencere sahibi olabiliyormuş insanlar. Günümüzde neden pencereler yapılmamış diye sorunca şöyle cevap aldım: 'Burada eski binalarımıza çivi bile çakmak yasaktır. Yoksa sizin orada öyle değil mi?' Ne demek gerek bilemedim.
6
Bölge Michelin yıldızlı restoranlar bakımından inanılmaz zengin. İngiltere'nin en iyi restoranları burada bulunuyor ve yediğiniz yemeklere ödediğiniz her bir kuruşa değdiğini hissediyorsunuz.
7
Her pazar şehrin surlarının olduğu yerde, köprünün etrafında karnaval tadında etkinlikler düzenleniyor. Ben gittiğimde bir yardım etkinliği için sokak konseri vardı ve tüm şehir inanılmaz soğuğa rağmen sokaklardaydı.
8
Köprünün üstünde dünyanın en küçük kafesi bulunuyor. İçeriye sadece üç adet masa sığabiliyor.
9
Mimari sayesinde kendinizi yer yer Harry Potter filminin içinde gibi hissedebiliyorsunuz.
10
Bölge halkı fantastik edebiyata inanılmaz düşkün.

YALNIZ TATİL YAPMAK ZORUNDA KALANLARA ÖNERİLER
1
Sevgilinin ya da eşinin her an her şeyin olabileceği bir işi varsa, uçak biletlerini sonradan değiştirilebilir ya da iade edilebilir almak çok önemliymiş. Yoksa verilen paralar yanmasın diye, tek başına uzak bir ülkede tatil yapmak zorunda kalabilirmişsin!
2
İnsanın yanına mutlaka bilgisayar alması gerekiyormuş. Gece uyumadan evvel memlekette ne olup bittiği takip edilebilir, sıkılmazmış.
3
Twitter'ın gücünün asla azımsanmaması gerekiyormuş. Hele de yurtdışında, bilinmez topraklardaysanız anında size günün programını çıkarıyorlar. Hatta arzu ederseniz buluşup sizi gezdirebileceklerini bile söylüyorlar.
4
Tek başına gezerken kendi kendinizin fotoğrafını çekemeyeceğinizden ve her beş dakikada bir tanımadığınız birine 'Rica etsem fotoğrafımı çeker misiniz' demek zor olduğundan çift taraflı ekranı olan fotoğraf makinelerinden almak gerekiyormuş.
5
Yurtdışına gittiğinizi fırsat bilip ellerinde listelerle, almanızı istedikleri şeyleri sıralayan eşin-dostun önünü kesmek için sıkı bir bahaneyi baştan uydurmak gerekliymiş.

GÜNÜN SÖZÜ
İyi ağaç kolay yetişmez. Rüzgar ne denli güçlü eserse, ağaçta o denli sağlam olur.  J. Williard Marriot

Başak Sayan İletişim

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Başak Sayan Sosyal Medya